2 Eylül 2012 Pazar

SAVUNUCU İLETİŞİM







SAVUNUCUİLETİŞİM

 
 

Savunucu İletişim ve Nedenleri

İnsanın günlük yaşantısında karşılaştığı bazı olaylar ve durumlar kendisini korumasını gerektirebilir. Böyle durumlarla karşılaşan kişi kendisini korumak için savunucu bir iletişim içine girer. Çünkü karşısında, kendi benliğine saygı göstermeyen, kendisini savunamaz ise onu ezecek saldırgan kişi ya da kişiler vardır. Bu durumda kişi bütün gücü ile kendisini savunmaya çalışır.

Örneğin; anne çocuğuna « Okul çıkışı eve gecikeceğini haber verseydin, seni merak etmezdim.» dediği zaman, çocuk gecikeceğini haber vermediği için kendisini suçlu hissediyorsa, savunucu bir tutum içinde «Bunda merak edecek ne var? Arkadaşımla biraz dolaştık. Hem ben senin bu kadar merak edeceğini nereden bileyim?» şeklinde bir cevap verir.

Eğer çocuk kendisini suçlu hissetmiyor ise kendisini savunma ihtiyacı hissetmeyecek ve « Anneciğim senin merak edeceğini hiç düşünmedim. Bilseydim okul çıkışı telefon edip gecikeceğimi bildirirdim. Bundan sonra gecikecek olursam haber veririm.» diyecektir.

Çocuğun geç geldiğini haber vermediği için kendisini suçlu hissetmesi ya da hissetmemesi benlik anlayışından kaynaklanır. İnsanda, görünen benlik ve ideal benlik olmak üzere iki düzeyde benlik anlayışının varlığından söz edilir.

Görünen benlik düzeyinde çocuk geç kalma davranışını göstermiştir. Gecikeceğini önceden annesine haber vermemiştir. Ancak ideal benlik düzeyinde haber vermeden gecikmek istenmeyen bir davranıştır. İstenmeyen bu davranışı çocuk, benlik kavramının bir parçası olarak kabul etmez. « Ben sorumsuz ve güvenilmez biriyim.» tanımını benlik kavramının bir parçası olarak kabul etmek zor geleceğinden, bu davranışa başka nedenler aramaya başlar.

Kişiler saldırganlıklarını jestleri, mimikleri, ses tonları ya da sözleri ile belirtirler. Sert ve sinirli jest ve mimikler ile kesin konuşma biçimi çocukta rahatsızlık yaratarak savunucu bir tutum içine girmesine neden olabilir. Oysa mimiklerin, ses tonunun yumuşak ve etkili bir biçimde kullanılması vurgulamaların uygun yerlerde yapılması ve cümlelerin suçlayıcı, yargılayıcı olmaması çocuğu rahatlatarak savunucu bir tutum içine girmesini engeller.

Çocuğun kabul edilemez davranışları karşısında birçok anne-baba:

-          Çiçekleri koparırsan bende senin ellerini koparırım

-          Vazoyu kırarsan bende senin kafanı kırarım

Tehditlerini sıklıkla kullanmaktadırlar.

Tehdit çocuğa önemsenmediği, değer verilmediği, istek ve ihtiyaçlarına saygı duyulmadığı mesajını iletir. Çocuğun korkmasına ve boyun eğmesine neden olur.

Zamanla tehditlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmek ister. Tehditlerin gerçekleşmeyeceğini anlayınca kendisine yapılan hiçbir tehdidi dikkate almamaya, yasaklanan davranışları özellikle yapmaya başlar.

Savunuculuğun İletişim Sakıncaları

Savunuculuk, kişinin benliğini koruma ihtiyacından kaynaklanır. Savunucu durumda olan kişi, zihin gücünü kendisini savunmaya, karşısındaki kişiye nasıl karşı koyacağına harcar. Böylece aralarındaki iletişim kısa bir süre içinde bir güç ve benlik savaşına dönüşür. Amaç sorun çözmek değil, kavgadan galip çıkmaktır.

İletişimde savunuculuk arttıkça sorunun çözümlenmesi önemini yitirir. Savunucu iletişimin temelinde yargılayıcı, denetlemeye yönelik ve aldırmaz, umursamaz tutumla iletişim mevcuttur.

Savunucu İletişimin Temelinde Yatan Tutumlar

      Yargılayıcı Tutum: İletişimde, konuşan kişinin sert ve kesin konuşma biçimi, kullandığı sözcükler ile sert ve sinirli jest ve mimikleri dinleyen kişide rahatsızlık yaratır ve savunucu bir tutum içine girmesine neden olur.

      Yargılayıcı tutum içinde olan kişi karşısındaki kişinin düşüncelerini ya da davranışlarını belirli bir yönde değerlendirir.

-İlginç bir fikir

-Sen zaten hep kolaya kaçarsın

Çocuk: Anneciğim bugün matematik sınavından düşük aldım

Anne: Senden zaten iyi bir şey beklenemez, ne zaman iyi not aldın ki?

Çocuk: Öğretmen çok zor sorular sordu, ben ne yapabilirim?

Anne: Derste anlattıklarını iyi dinleseydin almazdın, suçu öğretmene atamazsın.

Çocuk: Senle zaten bir şey konuşulmaz…

Yukarıdaki örnekte annenin yargılayıcı tutumu çocuğun savunucu bir tutum geliştirmesine yol açmıştır.

Denetlemeye Yönelik Tutum

        Denetlemeye yönelik tutumla iletişimde konuşan kişinin temel amacı, dinleyen kişiyi denetlemek, belli bir yöne çekmek ya da fikrini değiştirmeye çalışmaktır. Bu amacın dinleyen kişi tarafından hissedilmesi, onun savunuculuğunu artırır. Çünkü konuşan kişi denetlemeye yönelik tutumu ile, dinleyen kişiye gizli ya da açık bir biçimde «bilgisiz, beceriksiz, kendi başına karar vermekten aciz» mesajlarını ifade eder.

Denetlemeye yönelik tutumla mesaj göndermek, mantıksal olarak anne-baba ve öğretmenler tarafından doğru bir tutum gibi görülür. Denetlemeye yönelik tutumla iletişimlerinde çocuklarına tehdit edici, aşağılayıcı mesajlar gönderirler. Kendi istedikleri gibi davranmadıkları zaman genellikle sevgilerini esirgerler.

Aldırmaz, Umursamaz Tutum

İki kişi konuşurken biri « Aldırma, boş ver.», « Kendine dert etme.» , « Takma kafana, üzülme düzelir.» gibi sözlerle karşısındaki kişinin söylediği söze aldırmaz, umursamaz bir tutum içinde olursa karşısındaki kişide doğal olarak savunucu tepkiler oluşur. Bu tutumda temel olarak verilen mesaj, karşıdaki kişinin duygu, düşünce ve davranışlarına kayıtsız kalmaktır. Çocuğu hayatın güçlükleri ile savaşmak yerine, ondan kaçmaya yöneltir.

Çocuk: Öğretmen okuma bayramında tek başıma şarkı söylemem için görev verdi.

Anne: Ya öyle mi? Sen de söylersin.

Çocuk: Ama anne ben heyecanlanırım.

Anne: Ne varmış heyecanlanacak?

Çocuk: Ya heyecandan şarkıyı unutursam?

Anne: Boş ver unutmazsın, takma kafana, iyice ezberle.

Çocuk: İyice ezberlerim ama heyecanlanırsam unutur, rezil olurum.

Anne: İlkokulda müsamerede ben de okuyacağım şiiri unutmuştum, aldırma.

Çocuk: Anne sen beni anlamıyorsun…

 

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Çocuk Gelişimi Copyright © 2009 Flower Garden Ipietoon tarafından Tadpole's Notez i�in dizayn edildi. Çiçek resmi: Dapino Türkçe Tam Bir Blog