2 Eylül 2012 Pazar

ANNE-BABA-ÇOCUK İLİŞKİSİ



 

 
 
 
 
 
 
 
 

ANNE-BABA-ÇOCUK İLİŞKİSİ

 
 
 
Anne-Çocuk İlişkisi

Doğumdan sonra çocuğun ilk etkileşimde bulunduğu ve kendisine en yakın olan kişi annedir.  Doğumdan sonra başlayan bu ilk etkileşim daha sonraki dönemlerde de devam eder. Bebek ilk günden itibaren sıcaklık ve yakınlık  hissetmek ister. Bu nedenle sevilmekten, kucaklanmaktan, okşanmaktan hoşlanır.

Bebek ile anne, doğumdan sonraki 2-3 gün içinde birbirlerine uyum sağlayarak  birbirlerinden haz duyan bir ikili oluştururlar. İlk günlerde beraberliğin en yoğun yaşandığı zaman beslenme zamanıdır.  Bebeğin fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarının yerinde ve zamanında anne tarafından karşılanması , çocukta temel güven duygusunun gelişmesinde önemli rol oynar. 

Çocukta sosyal ilişkilerin gelişmesinde anne çocuk diyaloğunun önemli bir rolü vardır. Anne ile çocuk arasında kurulan sağlıklı iletişim, çocuğun sağlıklı bir kişilik geliştirmesini sağlar ve başkaları ile olumlu ilişkiler kurması için temel oluşturur.

Bağlanma

Bağlanma, bebek ve anne-baba arasında duygusal olarak olumlu ve karşılıklı yardımcı edici bir ilişkinin kurulmasını belirtir. Anne ile bebek arasında bağın oluşmasında kritik bir dönemin varlığı ileri sürülmekte ve bağlanma için en uygun döneminde doğumdan hemen sonraki dönem olduğu söylenmektedir.

Bağlanmayı Kolaylaştıran Etkenler

Anneler genellikle yüz ifadelerini abartırlar (az şaşırınca çok şaşırmış gibi görünmek gibi ), ses tonlarını inceltirler, daha yavaş konuşup sık ve uzun duraklamalar yaparlar. Konuşurken kullandıkları sözcükleri ve mimikleri tekrarlarlar. Bu abartılar bebeğin dikkatini çekmede oldukça yararlıdır.

Bebeğin yetişkinlerde uyandırdığı sevecenlik duygusu ona karşı bir sempatinin gelişmesine ve bebeği sevmemize, onu kucaklamamıza sebep olur. Böylece aralarında bir bağın oluşması kolaylaşır.

Bağlılık davranışlarında bilişsel etmenlerin de önemli bir rolü vardır.  Bebeğin 4. ve 5. aylarda kendisine bakan kişiyi ayırt etmesi sonucu bağlılık nesnesi belirlenir.

Annenin bebeğinin uyku, beslenme ve temizlik gibi ihtiyaçlarını gidermesi de bebeğin annesine bağlanmasında etkilidir.

Başarılı Bağlanmanın Uzun Süreli Etkileri

Bebek ile anne arasında başarılı bir bağın kurulması, bebeğin yaşama uyum sağlaması açısından oldukça önemlidir.

Güvenli bağlılık geliştiren çocuklar ileride yaşıtları arasında lider, sosyal açıdan ilgili, başkalarının ilgisini çeken, öğrenmeye istekli ve çevresine karşı ilgili bireyler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bebeklik döneminde güvenli bağ geliştiren bebeklerin 2 yaşında, güvenli bağ geliştirmeyen akranlarından daha güvenli, mutlu ve sorun çözmede daha istekli oldukları gözlenmiştir.

Yaşamın ilk yıllarında sık sık el değiştiren ya da annelerinden ayrı kalan bebeklerin ileriki dönemlerde gösterdikleri davranış bozukluklarının altında , sosyal ilişki kuramama yatar.

Kopma

Çocukların annelerine en fazla bağlılık geliştirdikleri dönem, içinde bulundukları çevreyi tanıma yeteneklerinin geliştiği dönemdir. Çocuğun çevresini tanıyabilmesi için bir süre annesinden kopup ayrılması gerekmektedir. Bu dönemde çocuk hem bağımsızlığını kazanmak, yürüyüp koşmak ister ancak anneye olan bağlılığından dolayı çelişkiye de düşer, var gücüyle tekrar annesine koşar.

Çocuğun bir süre annesinden kopmasına ve çevreyi araştırmasına imkan sağlamak  için anne çocuğun yakınında bulunmalı ve onun bağımsız davranışlarına engel olmamalı, aşırı koruyucu bir tutum içine girmemelidir. Bebeklerde 1. yaşın sonunda korku yaratan durumların dışında kopma davranışı egemen olur. 

Bebeğin ilk sosyal başarısı büyük bir kaygı ya da öfkeye kapılmadan, annesinden bir süre uzak kalmasına dayanabilmesidir. Böyle bir başarı bebeğin belleğinde, varlığı kesinlik kazanmış bir annenin bulunduğunu gösterir. Annenin o anda gözden uzaklaşması, tümden yok olması demek değildir.

 

Anne Yoksunluğu ve Çocuğa Etkileri

         Anneden ayrılma, çocuk ile anne figürü arasında anlamlı bir ilişki kurulduktan sonra bu ilişkinin 3-6 ay ya da daha uzun süre kesilmesidir. Anne yoksunluğu ise bu ilişkinin hiç  kurulmamış olmasıdır. Altıncı aydan sonra, hastaneye yatma ya da bir başka zorunlu neden ile annenin ani ayrılışı bebeği çok ağır bir biçimde etkiler. Sürekli ağlar ve tedirginlik başlar. Yemekten, içmekten kesilir, uyku düzeni bozulur, kusma ve ishal görülür. Bebeğin gelişimi duraklar.

Annenin ayrılığı bir iki ayı geçerse bebekte çevreye karşı ilgisizlik  başlar. Ağlamanın yerini inleme alır. Bakışlar donuklaşır, içine kapanır. Anne ilk üç ayda geri dönerse duraklayan gelişim yeniden hızlanır.

       Genellikle ilk üç yaşta çocuk annesinin yokluğuna birkaç hafta dayanabilir. Bebeklik döneminde bu ayrılığın bir haftayı geçmemesi gerekir.

Ev ortamında olduğu halde anneden ilgi ve sevgi görmemiş çocuklarda anne yoksunluğunun etkilerini taşırlar. Memeden kesme, emzirme ve tuvalet eğitimi sırasında da bu yoksunluk hissedilir.

        Doğumdan kısa bir süre sonra annesinden ayrılarak yuvada büyütülen çocuklarda anne yoksunluğunun etkilerini görürler. Bu bebekler ileriki dönemlerde yaşıtlarına göre fiziksel ve beyin gelişimi bakımından daha geridirler. Özellikle fiziksel gelişimleri daha yavaştır. 

Yuvalarda yetişen çocuklarda gözlenenler;

      Uyarılara geç cevap verdikleri

      Gülümsemeyi unuttukları

      Geç yürüme, geç konuşma

      Baş sallama, yerinde sallanma davranışları

      Ilgisizlik ve çevreye karşı kayıtsızlık

      Merak ve girişkenlikte azalma

      Yazılı ve sözlü ifadede zayıflama

      Okula ilgisiz, okul başarısı düşük

      Çalma, kaçma gibi davranış bozuklukları

      Ruhsal gerginlikler…

 

 

Baba-Çocuk İlişkisi

Annelerin bebekleriyle aralarında olan bağlanmanın önemi kadar baba ve bebeklerin de aralarında bir bağlanma  yaşadıkları ve babaların da bebeklerin gelişiminde önemli rol oynadıklarını gösteren araştırmalar artmaktadır.

         Günümüzde artık geleneksel aile modelinin yerini anne-baba ve çocuklardan oluşan aile yapısı almıştır.

          Annenin de günümüz ekonomik şartlarından dolayı iş hayatına atılması, ailede babanın görev ve sorumluklarında değişmelere neden olmuştur. Baba aile gelirinin sağlanmasının yanı sıra, çocukların bakım ve eğitimlerinde önemli rol oynamaya başlamıştır.

Baba-bebek bağlanması ve babalık davranışları çok fazla araştırma bulunmamaktadır. Fakat çocuklarının birinin doğumunda bulunan ve bebeği tutmasına izin verilen babaların, bu bebeğe doğumunda bulunmadıkları bebeklerinden daha güçlü bir bağlanma gösterdikleri gözlenmiştir .

           Bunun için babanın bebeği kucağına alarak ilgilenmesi, bakımında bazı sorumlulukları üstlenmesi ve oyun etkinliklerine katılması gerekir.

Anne babaya çocuğunu besleme, banyo yaptırma, giydirme ve oynamak için imkan vermez ise baba kendisini dışlanmış görmeye başlayabilir, bu durum da baba-bebek ilişkisini olumsuz etkileyebilir.

         Araştırmalar babaların da anneler kadar bebeklerinin tepkilerine duyarlı oldukları, bebeklerin de dünyaya geldikleri ilk günlerden itibaren babaları ile ayrıcalıklı bir ilişki kurduklarını ve yalnız anneye bağlı olmadıkların          Babaların annelere göre, çocukları ile daha çok konuştukları daha çok direktif ve emir verdikleri ve annelerden daha çok işlevsel bilgi vererek çocukların görev bilincini pekiştirmelerini saptamıştır.

         Anne-baba arasındaki iyi ilişkiler  anne-çocuk arasındaki ilişkiyi de olumlu yönde etkiler. Babanın varlığı ve anneye desteği, anne-çocuk ilişkisinin daha sağlıklı olmasını sağlar.  Anne-baba arasındaki iletişim çok sağlıklı değilse anne bütün çocuğa yöneltip aşırı koruyucu bir tutum geliştirerek çocuğun  çocuğun bağımsız bir kişilik geliştirmesini engelleyebilir.

 

Hem annenin hem de babanın çocuğun zeka ve dil gelişimlerini farklı etkiledikleri bilinmektedir. Anne bebeğiyle konuşarak baba ise oyun arkadaşı olarak etkilemektedir.

Baba Yoksunluğu ve Çocuğa Etkileri

İlk yaşlarda anne ölümü, baba ölümünden çok daha yıkıcı sonuçlar ortaya koymaktadır. Ancak on yaşından sonra baba ölümü ile anne ölümü denk ölçüde örseleyici olabilmektedir.

          Okul öncesi çocuklarda ve özellikle erkek çocuklarda babanın, çocuğun cinsel kimliğini benimsemesinde önemli rol oynadığı kabul edilmektedir.  Çocuk baba modelinden yoksunsa cinsel rolün benimsenmesinde aksaklıklara yol açmaktadır.

         Baba yokluğu gibi babanın çocukla az ilgilenmesi de erkek cinsel kimliğinin gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir. 

Etkileşimde bulunabilecekleri baba figürüne sadece erkek çocuklarının değil, kız çocuklarının da ihtiyacı vardır.  Çünkü kız çocukları babaları ile etkileşimde bulunarak ve onu gözlemleyerek erkeklere karşı nasıl tepkilerde bulunacaklarını ve erkeklerin kendi cinsiyetlerine nasıl tepkide bulunacağını öğrenirler.

          Baba yoksunluğu ya da babadan ayrılma ile okul başarısı arasında bir ilişkinin varlığı savunulmaktadır. Okula gitmede zorluklar çıkarır. Baba yoksunluğu ya da ayrılığı ne kadar erken başlarsa çocuk için o kadar örseleyici olduğu anlaşılmaktadır.

          Babanın yokluğu, anne üzerindeki toplumsal baskıyı ve sorumlulukları artıracaktır. Böylece anne çocuğuna karşı gereken sabır, anlayış ve hoşgörüyü gösteremeyecektir.

 

Anne-Baba-Çocuk İlişkisi ve Önemi

Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkinin sağlıklı olabilmesi, öncelikle anne-babanın kendi aralarındaki ilişkinin sağlıklı olmasına bağlıdır. Ailede anne-babanın birbirleri ile iletişimi çocuğu, çocuğun anne ile iletişimi babayı, çocuğun baba ile olan iletişimi de anneyi etkileyecektir.

         Anne-baba arasındaki uyumlu ilişkiler; çocuklarına karşı tutarlı, kabul edici ve sevecen bir tutum geliştirmelerini sağlar. Anne-babanın çocuklarına karşı demokratik tutum ve yaklaşımları ise aralarında sağlıklı ve etkili bir iletişimin kurulmasını sağlar.

         Yapılan bir araştırmada eşine karşı düşmanlık duyguları olan annelerin disiplin yöntemi olarak çocuklarına karşı fiziksel cezalara daha çok başvurdukları gözlenmiştir.

       Yapılan bir diğer çalışmaların sonucunda anne-babaları ile sağlıklı iletişim içinde olan çocukların, diğerlerine göre daha az endişeli tavır sergiledikleri ve arkadaş ilişkilerinde daha başarılı oldukları gözlenmiştir.

        Okul öncesi eğitim çağında bulunan çocuklar iyi birer gözlemcidirler. Anne-babalarının kendileriyle, birbirleriyle ve başkalarıyla iletişimlerini gözlerler. 

         İnatçı bir tutumla kendi fikirlerini savunan, kendi görüş ve düşüncelerinin dışında doğruyu kabul etmeyen, çocuklarının görüş ve düşüncelerinde mantık aramayan anne-babalar, çocukları ile sağlıklı iletişim kuramazlar.

Boşanma

Ailenin bölünmesine ya da dağılmasına yol açan ve bütün aile üyelerini sarsan karmaşık bir olaydır.  Evlilikte başarısızlık duygusu mutlu beraberliklere özenme, beklentilerinin gerçekleşmeyeceği duygusu karamsarlığa ve benlik saygılarının azalmasına neden olur.

Boşanmanın Çocuk Üzerindeki Etkileri
Anne- baba kavgası, çocukların sinirli, hırçın, gergin, çekingen, ürkek ve korkak olmasına neden olabilir. 
 Anne-baba arasındaki sürekli geçimsizlik ve kavgalar; çocuklarda parmak emme, tırnak yeme, altını ıslatma, kıskançlık, okul fobisi, saldırganlık, çalma vb. davranış bozukluklarına neden olabilir.
Çocuk her iki tarafında birbirlerine söylediklerini dinlemek zorunda kalır. Annesinde kaldığı zaman ona, babasında kaldığı zaman da babasına hak verir. Bu durumda arada kalan çocuk iki yüzlülük yapmaya başlar.

Çocuğun sevgisini kazanmak için taraflar çocuğu şımartabilir.

Yalan söylemeye alışır.

Babanın yanında kalan kız çocukları ya da annenin yanında kalan erkek çocukları özdeşleşebilecekleri modelden yoksun kalır.

Boşanma olaylarından erkek çocuklar daha çok etkilenmektedir. Çünkü genellikle çocukların velayeti anneye verilir, dolaysıyla çocuk erkek modelinden yoksun kalmış olur.

 

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Çocuk Gelişimi Copyright © 2009 Flower Garden Ipietoon tarafından Tadpole's Notez i�in dizayn edildi. Çiçek resmi: Dapino Türkçe Tam Bir Blog