Bir Davranış Bozukluğu Olarak İnatçılık
Çocukların davranışları yönünden dengeli yetişmeleri, sağlıklı ve başarılı bir
toplumun temelini oluşturmaktadır. Büyümekte ve gelişmekte olan bir çocuk bir
yandan çevresine uyum sağlamak için devamlı çaba harcarken bir yandan da
gelişmenin ve uyum sağlamanın getirdiği yeni sorunlarla karşılaşmaktadır. Öfke,
saldırganlık, inatçılık, gibi davranışlara çocukların okul ve ev hayatında
sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu davranışlar her yaş ve gelişme basamağında yeni
gelişme ve değişimlere bağlı olarak kısa süreli, gelip geçici olabilir. Ancak
herhangi bir gelişim aşamasında normal olarak nitelendirilen bir davranışın
diğer bir basamağa uzayıp gitmesi ve çocukta yerleşmesi normal olarak nitelendirilmez
ve önemli davranış bozukluklarına neden olur. Yaş ilerledikçe bu tür
davranışlar çevreye ve topluma uyum bozukluğu haline dönüşebilir.
İnatçı çocuk, saldırganlığını pasif direniş yoluyla açığa vuran çocuktur. Bu
çocuklar açıktan saldırgan değildir. Başkaldırmaz ama söz de dinlemez.
Anne-babasının buyruğunu duymaz gibi davranır ya da birkaç kez söylemeden,
bağırılmadan duymaz. Duyduktan sonra da "ya bana ne" diye omuz silker
ya da "tamam" der ama yine bildiğini okur. Bu tutumlarıyla anne
babayı çileden çıkarır ve çaresiz bırakır. Böyle bir çocuk, kardeşini açıkça
dövüp hırpalamaz. Ama sinsizce kızdırır. Okulda da öğrenmeye karşı isteksiz
davranır.
* Biyolojik Etmenler Her çocuk doğuştan kalıtsal, sinirsel ve biyokimyasal
ya da bu üçünün bileşiminden oluşan belirli bir biyolojik yapıdadır. Biyolojik
etmenler sonuçtan çok eğilimi oluşturmaktadır. Her çocuk biyolojik olarak bazı
tür davranışlara eğilimli kılınmıştır. Bundan sonrası onun ilerideki yaşamına
ve deneyimlerine bağlıdır
* Aile Etmenleri
Anne babalar, çocukları sosyalleşme sürecinde "tek kaynak"
olmamasına rağmen bu süreçte en temel faktör olarak görülmeye devam
edilmektedir. Bu durum ebeveynden çocuğa doğru olan tek taraflı bir
etkilenmeden çok, her iki tarafın da birbirini etkilediği bir süreçtir. Bu
karşılıklı etkileşime rağmen ebeveynler, özellikle erken gelişim dönemlerinde
çocukları nedeniyle daha fazla etkiye sahiptirler.
Araştırmacılar okul öncesi dönemdeki çocuklarla yaptığı çalışmada ebeveyn
kontrolünün üç modeli olarak demokratik, otoriter ve izin verici ebeveyn
tutumları tanımlamıştır. Demokratik ebeveynler çocuklarından olgun davranış
beklerler ve aynı zamanda gerçekçi olduğunda kurallara uymalarını isterler.
Özellikle sıcak ve ilgilidirler. Sabırlı ve duyarlı bir şekilde çocuklarını
dinlerler ve aile içinde verilecek olan kararlarda çocuklarının görüşlerini
alırlar. Bu ailede yetişen bir çocuk erken gelişim dönemlerinden itibaren
sağlıklı bir benlik geliştirdiği için "inatçılık" gerektirecek
davranışlara sıklıkla başvurmaz. Otoriter ebeveynler, koydukları kurallara
çocuklarının koşulsuz uymalarını ve itaat etmelerini beklerler. Bu tür
ailelerde çocuklar kurallara uymadıklarında ceza uygulanır ve ebeveynler
çocuklarıyla fazla bir görüş alışverişinde bulunmazlar. Daha çok çocuklarını
söylediği her şeyi sorgulamadan kabul etmesini beklerler. Otoriter ebeveynler,
otoritenin sağlanmasına oldukça önem verirler ve çocuklarının bunu değiştirme
çabalarını hemen bastırırlar. İnatçı çocuğun genel tutumu çoğunlukla gergin
anne-çocuk ilişkisinin bir sonucudur ve başlangıcı özerklik dönemine kadar
gider. Annenin tuvalet eğitimi veya yemek konusunda çok katı ve ısrarcı oluşu
çocuğu pasif direnmeye götürür. Yemekte nazlanarak oturağına oturtulunca
dışkısını tutarak anneye direnir. Anne-çocuk arasında bu dönemde başlayan savaş
başka alanlara da sıçrayarak sürüp giderse ortaya inatçı bir kişilik çıkar. Çok
karışan, çok söyleyen, ayrıntılar üzerinde çok duran bir anne, çocuğunu böyle
bir savunma yoluna kolayca iter. Kardeşler arasında ayırım yapılması da çocuğu
daha inatçı yapan nedenlerden biri olabilir. İzin verici ebeveynler ise,
çocuklarına çok fazla özgürlük verirler, çocuklarını hiçbir şekilde kontrol
etmezler ve bazen de ihmale varan bir hoşgörü ile davranırlar.
NELER YAPILABİLİR ?
Olumsuz Bir Yaklaşım: Ceza Vermek! İnatçılık yapan ve bunu alışkanlık
haline getiren çocuğa verilen cezanın anlık ve uzun süreli etkileri farklı
olabilir. Ceza inatçılık davranışını uygulandığı ya da tehdit ettiği anda
durdurabilir ama uzun sürede etkisiz olabilir. Bunun birinci nedeni inatçılık
davranışına verilen cezayı uygulayan kişi görünürde olduğu sürece davranışı
engelleyebilir.
Cezanın etkisiz olmasının ikinci nedeni, cezanın yalnızca hoş görülmeyecek
davranışa işaret etmesi, onun yerine neyin yapılacağını göstermemesidir. Sonuç
olarak ceza kötü davranışı durduruyor görülebilir ama gerçekte onu
pekiştirebilir. Eğer çocuk bulunduğu ortamda yeterince dikkat çekemiyorsa,
dikkat çekmek için inatçılık vb. istenmeyen davranışlara başvurabilir.
Olumlu Bir Yaklaşım :İnatçılık karşısında olumlu bir yaklaşım kullanan
yetişkinler çocuklarının uygun davranışı üzerinde odaklaşır ve onu pekiştirerek
gelecekte yinelenme olasılığını arttırmaya çalışırlar. Bu yaklaşımı benimseyen
anne babalar karmaşık davranışların gelişimini etkilemek için biçimlendirmeyi
kullanırlar. Biçimlendirme, istenen davranışa yaklaşan tepkileri pekiştirmekten
ve ödüllendirmekten ibarettir. Bu yöntemi kullanan anne baba inatçılık
davranışlarında ısrar eden çocuğunun başarılı olumlu davranışları üzerinde
odaklanarak ceza yerine pekiştirmeyi kullanır. Bunu yaparken sabırlı ve
hoşgörülü davranmaya özen gösterir. Burada unutulması gereken bir diğer nokta anne
babanın model olarak da davranışı kuvvetlendirdiğidir. Çocuğunun inatçılığına
inatçılıkla cevap veren bir ebeveynin iyi bir model olmayacağı bellidir. Olumlu
bir yaklaşım anne babaları çocukları karşısında daha iyi gözlemci olmaya iter,
çünkü pekiştirmek için uygun davranışlara dikkat etmeleri gerekmektedir.
Disiplinde Tutarlılık
Kullanılan disiplinin türünden daha da önemlisi disiplinin tutarlı olup
olmamasıdır. Bazı anne-babalar çocukların bir gün önce görmezlikten geldikleri
inatçılık davranışı için ertesi gün azarlar ya da cezalandırırlar, bunun nedeni
büyük olasılıkla o andaki kendi ruhsal durumlarıdır.Kararlı anne-babalar ise
belirli türden davranışları onaylar, diğerlerini yasaklarlar.Disiplinde
tutarlılık çocukların neyi yapıp neyi yapmayacaklarını öğrenmelerine yardım
eder ve böylece daha az engellenme, daha az incinme duygusu ile
sonuçlanır.
Çocukların davranışları yönünden dengeli yetişmeleri, sağlıklı ve başarılı bir toplumun temelini oluşturmaktadır. Büyümekte ve gelişmekte olan bir çocuk bir yandan çevresine uyum sağlamak için devamlı çaba harcarken bir yandan da gelişmenin ve uyum sağlamanın getirdiği yeni sorunlarla karşılaşmaktadır. Öfke, saldırganlık, inatçılık, gibi davranışlara çocukların okul ve ev hayatında sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu davranışlar her yaş ve gelişme basamağında yeni gelişme ve değişimlere bağlı olarak kısa süreli, gelip geçici olabilir. Ancak herhangi bir gelişim aşamasında normal olarak nitelendirilen bir davranışın diğer bir basamağa uzayıp gitmesi ve çocukta yerleşmesi normal olarak nitelendirilmez ve önemli davranış bozukluklarına neden olur. Yaş ilerledikçe bu tür davranışlar çevreye ve topluma uyum bozukluğu haline dönüşebilir.
İnatçı çocuk, saldırganlığını pasif direniş yoluyla açığa vuran çocuktur. Bu çocuklar açıktan saldırgan değildir. Başkaldırmaz ama söz de dinlemez. Anne-babasının buyruğunu duymaz gibi davranır ya da birkaç kez söylemeden, bağırılmadan duymaz. Duyduktan sonra da "ya bana ne" diye omuz silker ya da "tamam" der ama yine bildiğini okur. Bu tutumlarıyla anne babayı çileden çıkarır ve çaresiz bırakır. Böyle bir çocuk, kardeşini açıkça dövüp hırpalamaz. Ama sinsizce kızdırır. Okulda da öğrenmeye karşı isteksiz davranır.
Anne babalar, çocukları sosyalleşme sürecinde "tek kaynak" olmamasına rağmen bu süreçte en temel faktör olarak görülmeye devam edilmektedir. Bu durum ebeveynden çocuğa doğru olan tek taraflı bir etkilenmeden çok, her iki tarafın da birbirini etkilediği bir süreçtir. Bu karşılıklı etkileşime rağmen ebeveynler, özellikle erken gelişim dönemlerinde çocukları nedeniyle daha fazla etkiye sahiptirler.
Araştırmacılar okul öncesi dönemdeki çocuklarla yaptığı çalışmada ebeveyn kontrolünün üç modeli olarak demokratik, otoriter ve izin verici ebeveyn tutumları tanımlamıştır. Demokratik ebeveynler çocuklarından olgun davranış beklerler ve aynı zamanda gerçekçi olduğunda kurallara uymalarını isterler. Özellikle sıcak ve ilgilidirler. Sabırlı ve duyarlı bir şekilde çocuklarını dinlerler ve aile içinde verilecek olan kararlarda çocuklarının görüşlerini alırlar. Bu ailede yetişen bir çocuk erken gelişim dönemlerinden itibaren sağlıklı bir benlik geliştirdiği için "inatçılık" gerektirecek davranışlara sıklıkla başvurmaz. Otoriter ebeveynler, koydukları kurallara çocuklarının koşulsuz uymalarını ve itaat etmelerini beklerler. Bu tür ailelerde çocuklar kurallara uymadıklarında ceza uygulanır ve ebeveynler çocuklarıyla fazla bir görüş alışverişinde bulunmazlar. Daha çok çocuklarını söylediği her şeyi sorgulamadan kabul etmesini beklerler. Otoriter ebeveynler, otoritenin sağlanmasına oldukça önem verirler ve çocuklarının bunu değiştirme çabalarını hemen bastırırlar. İnatçı çocuğun genel tutumu çoğunlukla gergin anne-çocuk ilişkisinin bir sonucudur ve başlangıcı özerklik dönemine kadar gider. Annenin tuvalet eğitimi veya yemek konusunda çok katı ve ısrarcı oluşu çocuğu pasif direnmeye götürür. Yemekte nazlanarak oturağına oturtulunca dışkısını tutarak anneye direnir. Anne-çocuk arasında bu dönemde başlayan savaş başka alanlara da sıçrayarak sürüp giderse ortaya inatçı bir kişilik çıkar. Çok karışan, çok söyleyen, ayrıntılar üzerinde çok duran bir anne, çocuğunu böyle bir savunma yoluna kolayca iter. Kardeşler arasında ayırım yapılması da çocuğu daha inatçı yapan nedenlerden biri olabilir. İzin verici ebeveynler ise, çocuklarına çok fazla özgürlük verirler, çocuklarını hiçbir şekilde kontrol etmezler ve bazen de ihmale varan bir hoşgörü ile davranırlar.
Olumsuz Bir Yaklaşım: Ceza Vermek! İnatçılık yapan ve bunu alışkanlık haline getiren çocuğa verilen cezanın anlık ve uzun süreli etkileri farklı olabilir. Ceza inatçılık davranışını uygulandığı ya da tehdit ettiği anda durdurabilir ama uzun sürede etkisiz olabilir. Bunun birinci nedeni inatçılık davranışına verilen cezayı uygulayan kişi görünürde olduğu sürece davranışı engelleyebilir.
Cezanın etkisiz olmasının ikinci nedeni, cezanın yalnızca hoş görülmeyecek davranışa işaret etmesi, onun yerine neyin yapılacağını göstermemesidir. Sonuç olarak ceza kötü davranışı durduruyor görülebilir ama gerçekte onu pekiştirebilir. Eğer çocuk bulunduğu ortamda yeterince dikkat çekemiyorsa, dikkat çekmek için inatçılık vb. istenmeyen davranışlara başvurabilir.
Olumlu Bir Yaklaşım :İnatçılık karşısında olumlu bir yaklaşım kullanan yetişkinler çocuklarının uygun davranışı üzerinde odaklaşır ve onu pekiştirerek gelecekte yinelenme olasılığını arttırmaya çalışırlar. Bu yaklaşımı benimseyen anne babalar karmaşık davranışların gelişimini etkilemek için biçimlendirmeyi kullanırlar. Biçimlendirme, istenen davranışa yaklaşan tepkileri pekiştirmekten ve ödüllendirmekten ibarettir. Bu yöntemi kullanan anne baba inatçılık davranışlarında ısrar eden çocuğunun başarılı olumlu davranışları üzerinde odaklanarak ceza yerine pekiştirmeyi kullanır. Bunu yaparken sabırlı ve hoşgörülü davranmaya özen gösterir. Burada unutulması gereken bir diğer nokta anne babanın model olarak da davranışı kuvvetlendirdiğidir. Çocuğunun inatçılığına inatçılıkla cevap veren bir ebeveynin iyi bir model olmayacağı bellidir. Olumlu bir yaklaşım anne babaları çocukları karşısında daha iyi gözlemci olmaya iter, çünkü pekiştirmek için uygun davranışlara dikkat etmeleri gerekmektedir.
Disiplinde Tutarlılık
Kullanılan disiplinin türünden daha da önemlisi disiplinin tutarlı olup olmamasıdır. Bazı anne-babalar çocukların bir gün önce görmezlikten geldikleri inatçılık davranışı için ertesi gün azarlar ya da cezalandırırlar, bunun nedeni büyük olasılıkla o andaki kendi ruhsal durumlarıdır.Kararlı anne-babalar ise belirli türden davranışları onaylar, diğerlerini yasaklarlar.Disiplinde tutarlılık çocukların neyi yapıp neyi yapmayacaklarını öğrenmelerine yardım eder ve böylece daha az engellenme, daha az incinme duygusu ile sonuçlanır.
0 yorum:
Yorum Gönder