Otizm üç yaşından
önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren,
sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir
rahatsızlıktır. Otizm ilk belirtilerini bebeklik ya da çocukluk döneminde
gösteren, ancak remisyon
ya da relaps
göstermeden düzenli seyir izleyen bir beyin gelişme bozukluğudur.Bozulmalar beynin çeşitli sitemlerinde olgunlaşma ile ilgili değişikliklerden
kaynaklanır.Otizm, yaygın sosyal etkileşim ve iletişim anormallikleri, aşırı kısıtlanmış
ilgiler ve oldukça fazla tekrar eden davranışlarla tanımlanan beş yaygın gelişimsel bozukluktan (YGB)
biridir; sessiz kalma, zekâ özürlü olma, durmadan el çırpma ya da sallanma gibi
ciddi bozukluklar gösteren bireylerden, etkin ama belirgin olarak sıra dışı
sosyal yaklaşımlar gösteren, çok dar ilgi odakları olan ve laf ebesi, bilgiçlik
taslayan iletişimi olan daha az bozukluk gösteren bireylere kadar çok geniş bir
spektrumda kendini gösterir.Bazen IQ eşiklerine ,
ya da bireyin gündelik hayatında ne kadar desteğe gereksinimi olduğuna göre
sendrom düşük, orta ya da yüksek işlevli otizm olarak bölümlere ayrılır
ancak ölçütleri belirlenmemiş olan bu bölümlemeler tartışmalıdır.
Özellikleri
Otizm tek
bir belirtiden çok,bir dizi belirti ile fark edilir. Ana özellikleri sosyal
etkileşim bozuklukları, iletişim bozuklukları, sınırlı ilgi ve yineleyici
davranıştır. Atipik yemek yeme gibi diğer özelliklere sıklıkla rastlanır ama
tanı koymak için gerekli değildir.Otizmin belirtileri genel popülasyon içinde tek tek görülür ama patolojik
şiddette belirtiler ile kişilik özelliklerini birbirinden kesin hatlarla
ayıracak kadar yüksek oranda bağdaştırılamaz.
Sosyal bozukluklar çocukluğun erken dönemlerinde belirginleşir ve erişkinliğe doğru devam eder. Otistik bebekler sosyal uyaranlara daha az dikkat eder, başkalarına çok daha az bakar ve gülümser ve kendi adlarına çok az tepki verir. Otistik çocukların daha çarpıcı normal dışı sosyal davranışları da vardır; örneğin çok az göz teması kurar, ileriyi düşünen tavırlar gösterir ve başka bir kişinin eli ile oynayarak iletişim kurmaya çalışırlar.Üç ile beş yaş arasındaki otistik çocuklar başkalarına aniden yaklaşmak, duygulara karşılık vermek ve taklit etmek, konuşmadan iletişim kurmak, ya da sıra ile bir şeyler yapmak gibi sosyal kavrayışları daha az sergilerler. Ancak, kendilerine bakan kişi ile bağ kurarlar.Normalden biraz daha az güvenli bağlılık gösterirler ama bu özellik zekâ gelişimi daha fazla olan ya da daha az şiddetli OSB’si olan çocuklarda görülmez. OSB’si olan daha büyük çocuklar ve erişkinler yüz ifadesi ve duygu tanıma testlerinde daha kötü sonuçlar alır.
Yaygın inanışın aksine otistik çocuklar yalnız kalmayı tercih etmez. Otizmi olanlar için arkadaşlık kurmak ve sürdürmek zor olmaktadır. Ne kadar yalnız olduklarını, arkadaşlarının sayısı değil, arkadaşlıklarının kalitesi belirler.
İletişim
Otizmi
olanların üçte biri ile yarısı arasında bir kısmı gündelik iletişim
gereksinimlerini karşılayacak kadar doğal konuşma becerisi geliştiremez.İletişimdeki farklılıklar bir yaşından itibaren gözlemlenebilir. Bu
farklılıklar, konuşmaya başlamadan önce anlamsız sesler çıkarmaya başlama
döneminin gecikmesi, sıradışı el hareketleri, azalan heveslilik ve bakıcının
sesine, senkronize olmayan tepkiler olarak sayılabilir. İki ve üç yaşından
sonra otistik çocukların daha seyrek ve daha az farklı anlamsız sesler
çıkardığı, sözcükler ve sözcük grupları söylediği, el hareketlerinin sözlerle daha
az bağlantılı olduğu gözlemlenir. Otistik çocuklar daha az istekte bulunur ya
da deneyimlerini paylaşır, çoğunlukla başkalarının sözlerini tekrar ederler (ekolali)
ya da kişi zamirlerini karıştırırlar.
İşlevsel bir konuşma için birleşik dikkat gerekli gibidir. Birleşik dikkat
eksiklikleri OSB’li çocukların farkedilmesini sağlayabilir:örneğin,
işaret edilen nesne yerine işaret eden ele bakabilirler,ve sürekli olarak yaşlarına uygun olarak deneyimleri hakkında "yorum
yapmayı" ya da "paylaşmayı" başaramazlar.Otistik çocuklar hayalgücüne dayalı oyunlarda ve sembolleri dile çevirmede
zorlanabilir.
Birkaç çalışmada yüksek işlevli otistik 8-15
yaşındaki çocuklar kelime bilgisi ve heceleme gibi temel dil görevlerinde
kişisel olarak eşleştirildikleri kontrol denekleri ile aynı performansı
göstermiş, erişkinler ise daha iyi sonuç almıştır. Her iki otistik grubu da,
mecazi anlatım, anlama ve sonuç çıkarma gibi karmaşık dil görevlerinde kontrol
gruplarına göre daha kötü sonuçlar almıştır. Genellikle insanlar başlangıçta
temel dil yetilerine göre ölçüldüğü için bu araştırmalar otistik bireylerle
konuşan kişilerin çoğunlukla karşılarındakinin anlayabileceğinden fazla şey
anlayacağını düşünebileceklerini göstermektedir
0 yorum:
Yorum Gönder